Nasıl bir gündü bende hatırlamıyorum çocuk,yakınlarımın tekrar ihanetini anlamıştım
Nasıl bir gündü bende hatırlamıyorum çocuk,yakınlarımın tekrar ihanetini anlamıştım,başkalarının canını acıtıp,yaralarını kanatıp yine o uçurumun kenarında bulmuştum kendimi.Sana bakarak; “Hep yanlış insanlara güvenmişim,tabii senin dışında.” “Bunu duymak için bir ömrüm daha olsun,yine veririm.” demişti. Gözleri uzaklara daldığında; “Yaşayamadığımız çok şey var değil mi? Küçükken lunaparka gittiğimde dönme dolaba ilk kez bindiğim de korkmuştum,rüzgar saçlarımı alıp uçuracak zannetmiştim.Bir daha binmedim dönme dolaba,korktuğumdan değil,bir daha gelemediğim için.” “Ne çok ertelediğimiz şey var değil mi hayatta? Yaşayamadığımız bir köşeye koyup sonradan yaparız dediğimiz,yaşanacak aşklar,izlenecek filmler,gezilecek yerler.” “İkimiz de acılardan geçtik ama?” dediğimde en güzel lafı söylemişti; “Ama acılarımızın arasında ki parlak ışıltılı taşları göremedik,benim acılarımın arasında ki en parlak taş sendin,seni buldum.” “Bende seni uçurumun kenarında buldum çocuk.” -- source link
#uçurum